22 Mart 2009 Pazar

TAKINTIM GELDİ YENMEM LAZIM!

Kimi günde 25 kez ellerini yıkar, kimi evden her çıkışında 7 kez geri dönüp kapıyı kilitleyip kilitlemediğine bakar, kimi de evindeki koltukların simetrisinin ikide bir bozulmasından rahatsız olur. Bu anormal davranışlar ciddiye alınacak kadar önemli bir rahatsızlık.Çünkü takıntılar insan hayatını çekilmez bir hale getirebilir. Az ya da çok hemen hepimiz kafamıza birçok şeyi takar, sorun eder, saatlerce, hatta günlerce o konuyu düşünürüz. Sonra da “Hiçbir şey kafaya takmaya gelmez” der ve geçer gideriz. Peki ya geçip gidemeyenler…
Bilimsel araştırmalar obsesif kompülsif bozukluk denilen “takıntı” hastalığının beyindeki serotonin bozukluklarından kaynaklandığını ortaya çıkardı. Özellikle de çocuklukta beyne yazılmış yanlış senaryolar ileriki yaşamda takıntı haline gelebiliyor. Beynin bu davetsiz misafirleri olan takıntıda insanın aklına bir düşünce, bir hayal gelir, oturur ve bir türlü oradan kalkmaz. Kafa bozuk plak gibi takılır kalır aynı yerde. “Takıntılar” kitabının yazarı Uzman Doktor Oğuz Tan’a göre, takıntı, depresyon gibi üzüntü ya da sıkıntı sonucu ortaya çıkabilecek bir hastalık değil. İnsanlar takıntılarının mantıksız olduğunun farkındalar; ama bir türlü kafalarından atamıyorlar. Hatta bazı takıntılar ters tepebiliyor. Sürekli elini yıkayan kişi temizlenmediğini düşünüyor ve hiç yıkamıyor ya da namazı yanlış kıldığını zanneden kişi namazı bırakabiliyor. Bazıları da ‘Kapıyı kilitledim mi?’ sorusunu düşünüp durmak yerine evinden hiç dışarı çıkamıyor.

Hiç yorum yok: