
30 Mart 2009 Pazartesi
MUTLULUĞUN 4 KELEBEĞİN HİKAYESİ İLE TANIMI..

22 Mart 2009 Pazar
hayatı ıskalama lüksün yok senin!
Bir aşk için yapabileceğin her şeyi yaptığına inanıyorsan ve buna rağmen hala yalnızsan, için rahat olsun. Giden zaten gitmeyi kafasına koymuştur ve yaptıkların onun dudağında hafif bir gülümseme yaratmaktan başka hiçbir işe yaramayacaktır.Sen kendini paralarken ,o her zaman bahaneler bulmaya hazırdır.Hani ağzınla kuş tutsan "Bu kuşun kanadı neden beyaz değil?" diye bir soruyla bile karşılaşabilirsin.. iki ucu keskin bıçaktır bu işin.Yaptıklarınla değil yapmadıklarınla yargılanırsın her zaman. Bu mahkemede hafifletici sebepler yoktur. İyi halin cezanda indirim sağlamaz. Sen, "Ama senin için şunu yaptım" derken o, "şunu yapmadın" diye cevap verecektir. Ve ne söylesen karşılığında mutlaka başka bir iddiayla karşılaşacaksındır. Üzülme, sen aşkı yaşanması gerektiği gibi yaşadın.Özledin, içtin, ağladın, güldün, şarkılar söyledin,düşündün,şiirler yazdın. "Peki o ne yaptı" deme. Herkes kendinden sorumludur aşkta. Sen aşkını doya doya yaşarken o kendine engeller koyuyorsa bu onun sorunu. Bir insan eksik yaşıyorsa, ve bu eksikliği bildiği halde tamamlamak için uğraşmıyorsa sen ne yapabilirsin ki onun için? Hayati ıskalama lüksün yok senin. Onun varsa, bırak o lüksü sonuna kadar yaşasın.Her zamanki gibi yaşayacaksın sen. "Acılara tutunarak" yaşamayı Öğreneli çok oldu. Hem ne olmuş yani, yalnızlık o kadar da kötü bir şey değil.Sen mutluluğu hiçbir zaman bir tek kişiye bağlamadın ki.... Epeydir eline almadığın kitaplar seni bekliyor.Kitap okurken de mutlu oluyorsun unuttun mu? Kentin hiç görmediğin sokaklarında gezip yeni yaşamlara tanık olmak da keyif verecek sana.Yine içeceksin rakını baliğin yanında. Üstelik dilediğin kadar sarhoş olma özgürlüğü de cabası... Sen yüreğinin sesini dinleyenlerdensin ve biliyorsun as olan yürektir.Yürek sesi ne bilmeyenler,ya da bilip de duymayanlar acıtsa da İçini unutma; yaşadığın sürece o yürek var olacak seninle birlikte. Sen yeter ki koru yüreğini ve yüreğinde taşıdığın sevda duygusunu. Elbet bitecek güneşe hasret günler. Ve o zaman kutuplarda yetişen cılız ve minik bitkiler değil, güneşin çiçekleri dolduracak yüreğini... Nazım Hikmet...
TAKINTIM GELDİ YENMEM LAZIM!
Kimi günde 25 kez ellerini yıkar, kimi evden her çıkışında 7 kez geri dönüp kapıyı kilitleyip kilitlemediğine bakar, kimi de evindeki koltukların simetrisinin ikide bir bozulmasından rahatsız olur. Bu anormal davranışlar ciddiye alınacak kadar önemli bir rahatsızlık.Çünkü takıntılar insan hayatını çekilmez bir hale getirebilir. Az ya da çok hemen hepimiz kafamıza birçok şeyi takar, sorun eder, saatlerce, hatta günlerce o konuyu düşünürüz. Sonra da “Hiçbir şey kafaya takmaya gelmez” der ve geçer gideriz. Peki ya geçip gidemeyenler…
Bilimsel araştırmalar obsesif kompülsif bozukluk denilen “takıntı” hastalığının beyindeki serotonin bozukluklarından kaynaklandığını ortaya çıkardı. Özellikle de çocuklukta beyne yazılmış yanlış senaryolar ileriki yaşamda takıntı haline gelebiliyor. Beynin bu davetsiz misafirleri olan takıntıda insanın aklına bir düşünce, bir hayal gelir, oturur ve bir türlü oradan kalkmaz. Kafa bozuk plak gibi takılır kalır aynı yerde. “Takıntılar” kitabının yazarı Uzman Doktor Oğuz Tan’a göre, takıntı, depresyon gibi üzüntü ya da sıkıntı sonucu ortaya çıkabilecek bir hastalık değil. İnsanlar takıntılarının mantıksız olduğunun farkındalar; ama bir türlü kafalarından atamıyorlar. Hatta bazı takıntılar ters tepebiliyor. Sürekli elini yıkayan kişi temizlenmediğini düşünüyor ve hiç yıkamıyor ya da namazı yanlış kıldığını zanneden kişi namazı bırakabiliyor. Bazıları da ‘Kapıyı kilitledim mi?’ sorusunu düşünüp durmak yerine evinden hiç dışarı çıkamıyor.
13 Mart 2009 Cuma
:))))

gözyaşı tarafından Per, 2007-06-21 11:35 tarihinde gönderildi.
Mizah Kösesi
genç beyin dergisi
yeni gelinle kaynanaGelinle kaynana karşıkarşıya oturmuşlar.Kaynana"Gelin! Sen daha yenisin, birbirimizin huyunu suyunu oturup konuşarak anlayalım!" demiş.
Gelin de"Tabi anne' konuşalım!" demiş.
Kaynana başlamış anlatmaya:"Aman kızım! Benim 3 halim vardır, dikkat et.Saçıma gül takmışsam neşeli olurum, her yola gelirim.kulağımın arkasına gül takmışsam havamda olmam, çok ısrar etme.Eğer yakama gül takmışsam sakın etrafımda dolaşma, çok sinirli olurum!"
Gelin kaynanaya lafını bitirince başlamış lafa:"Anne! Benim halim malim yoktur. Koltuğa kendimi atarım, televizyonumu açarım! sen gülü nerene takarsan tak, ben keyfime bakarım!"
!!!!!!!!!!!!!!!!!1
TUGED (Türkiye Gençlik Derneği) “en iyiler”i seçti. 20’nin üzerinde alanda “en iyiler”in belirlendiği yarışmada dergi dalında Genç Beyin “en iyi dergi” seçildi. 28 Haziran 2008 cumartesi gecesi düzenlenen törende “en iyiler”e şiltleri takdim edildi. Genç Beyin’in şildi dergimizin sahibi ve yazı işleri müdürü Abdülkadir Akgündüz’e verildi. Genç Beyin daha önce de 2 yıl üstüste “Yılın dergisi” seçilmişti.
genç BEYİN!
